Monday, February 26, 2007

uzun bi aradan sonra tekrar blog 'yaratmak' ve yazmak değişik bir duyguymuş..hayata yeniden başlamak gibi,başka bir insan olmak gibi...

3 comments:

brutalized potato said...

Sıpa her zamanki gibi yağmurlu ve rüzgarlı havada bir ağacın altına oturmuş öylece olacakları geçiriodu içinden.. sıpa çok umutsuzdu sürekli hayatın onun için anlamsız olduğunu düşünüodu.. birden hiç ummadığı bişey oldu.. yanına bi elma düştü..elma onu istiodu...ama sıpa elmaya baktı bi de kendisine elmayı almaktan vazgeçti öylece bıraktı elmayı..yanında duruodu elma.. bir süre elmayı düşündü almalı mıyım diye..henüz onu düşünürken aynı ağacın aynı dalında başka bi elma düştü yanına sıpa bunu almakta tereddüt etti ama elma o kdr masum duruyodu ki, bu elmanın hayatında farklılık yaratabilceğini düşündü belli ki onun elma için önemliydi alamadan duramadı ve elmayı aldı.. elmaya baktı ve ısırdı.. elma sıpanın düşündüğü gibi değildi.. sadece bi tat olmuştu onun için ve elmayı yanına koydu..tekrar düşünmeye başladı.. o sırada yıldızları seyrediodu..keşke bi yıldız olsam dedi içinden..hem çok güzel olrdum hemde sönüşüm bile ayrı güzelliği olr die geçirdi içinden..
elmaların düştüğü dala baka kaldı bi süre..bi elma görmüştü.. elma o kdr lezzetli ve çekici duruodu ki sıpa aradığının bu olduğuna kesinlikle emindi.. ama o elmayı almak için gerekli cesareti kendinde bulamıyordu.. eğer o elmayı almaya kalkarsa dier elmaların hiç bi önemi kalmayacaktı.. uzun süre elmayı almayı düşndü.. bu elmanın acılarını bitireceğinden o kdr emindi ki..
sonuçta bi elma, başka elmalarda var ama ben bu elmayı istiyorum..eğer bunu almazsam kendimde bi eksiklik hissedeceğim ve bütün hayatım boyunca gözümün önünden gitmeyecek.ama ya ısırmama izin vermezse..boşu boşuna dier elmalardan olucam..die geçiriyodu içinden..
bu şartlar altında elmayı alması gerekiodu..o da yapması gerekini yaptı uzun bi süre düşündükten sonra..ayağa kalktı ve elmaya uzandı..tüm gücüyle ve tüm isteğiyle elmayı dalından kopardı..elma çok şaşkındı..ne yapacağını bilemedi..sıpanın onu ısırmasına izin vermedi..korkutuğu olmuştu..elmayı tekrar yerine koymaya çalıştı ama olmadı artık koparmıştı bi kere..
bi elindeki elmaya bakıodu..bi de yerdekilere..
birden o an geldi..dier elmalar yuvarlanarak kendini sıpanın en uzağına attılar..elindeki elmada onları takip edip aynı şeyi yaptı..
artık elinde bi elma yoktu..yerde de elma yoktu.. hiç bişeyi yoktu artık..tekrar aynı yerine oturdu ve ağlamaya başladı..
uzun süre bulutlarla birlikte ağladı..
vakit iyice geç olunca yerinden kalktı ve yürümeye başladı..hala elmalara yaptığı şeyi düşünüyordu..onda hiç ummadığı bişey oldu...elmaların üçü birlikte duruyordu..sıpa yanlarına gitmeye karar verdi.. gözünün yaşlarını koluna silip ağır adımlarla birazda korkarak elmalara doğru gitti.. elmalar o kdr umarsız duruyordu ki sıpaya karşı.. sıpa şaşırıp kaldı..elmaların yanına geldiğinde elmalara baktı..eline almak istedi o en çok istediğini..elma hiç bişey yapmıordu..sadece duruodu..sıpa eline aldı..o anda elmaların artık yaşamadığını fark etti.. bunların sebebi benim hepsi benim yüzümden oldu diye bağırdı karanlığa doğru.. gözündeki yaşlarla birlikte yağmurda şiddetini arttırmıştı.. elmayı yerine bırakıp uzaklaştı..
elinde kalan tek şeyle yaşamaya devam etti;
hayal kırıklığı..

_kentaur_ said...

hmmm,bi elmaya ne kadar anlam yuklersek o bizim için tek elma olur;aynı küçük prensteki o nazlı gül gibi...bazen de sadece bi elmaya takılıp kalırız da diğerlerine ne kadar zarar versek de onları hiç düşünmeyiz;çok çok da kaçırırız elimizden onları,sadece o istediğimiz elma için...ama bazen de o istediğimiz bize ait değildir,hiç bir zaman da olmayacakır...bunu anladığımızda da bütün o elmalar için çok geçtir;biz de birer sıpa olarak onların arkasından bakmakla yetiniriz;elimizde olmalarına karşın onlarla yetinmediklerimize ve o hiç ulaşamadığımıza....

biraz da eleştiri yapalım o zaman;bence bi hikayeyi ya da yazılı metni zenginleştiren ve ona anlam katan noktalamadır(ya da ben bu konuda takıntılı biriyim,bilmiyorum).olması gerektiği halde kullanılmamış bazıları yuzunden arada hikayeyi takip etmekte zorlandım;bence buna biraz daha dikkat etmelisin,cumlenin neresinde durmam gerektiğini bilmem ya da neresinin önemli olduğuna işaret eden noktalamalar bulmalıyım bence...ama onun dışında guzel bi hikaye kanımca=)

brutalized potato said...

Yatak doğrulduğunda saat 13:00'ü geçiyordu. Yatakta bi süre uyanık durdu, düşündü. Yataktan kalktığında saat 13:30 civarı olmuştu bile. Üstüne hemen ceketini giydi ve sigarasını yaktı, kalkar kalkmaz. Kahvenin suyunu kaynamaya koymuştu bile. Çabucak bişeyler atıştırdı ve dışarı attı kendisini. Soğuk havaya rağmen iyi giyinmemişti. Aklında hiç bişey yoktu nereye gideceği ne yapacağı konusunda... İlk gelen otobüse bindi. Bende peşinden atladım. Nereye gittiğine bakmadı bile.Yolda bir süre gözlerini kapattı kendini bir süreliğine karanlığın içindeki manzaraya bıraktı.* Karanlıkta hayal kurmak, gözlerine kapatmak hayal kurmak. Onu farklı yapan buydu eminim. Herkesten farklı hayalleri vardı, farklı şeyleri düşünüyordu. Bu yüzden çok fazla ucube, kaçık gibi şeyler söylediler ona. Takmaması gerekiyordu bunları, o bu kadar soğukkanlı değildir. Düşüncelerinin ve hayallerinin birer hata olduğunu düşünüyordu bu yüzden, bunu yapmaması gerekirdi.. Sonunda kendi doğrularını bulacağını biliyordum.
Otobüsten inmişti sanırım yarım saat bir yol gitmişti hiç durmadan. İner inmez bir sigara daha yaktı. Adam deli gibi sigara içiyordu. "Neredeyse artık 2 pakete çıkaracaksın şu zıkkımı, azaltmazsan yakında seni ziyarete elimde biralarla değil çiçeklere hastaneye gelicem galiba" bunu ona kaç kez söylemiştim. Bana verdiği cevap şuydu, çatlak herif şunu söyledi bana :
"Hastane'ye gelmemen için daha fazla içmeli miyim?"
ona cevap vermedim. yani bu durumda kendimi ona cevap vererek yormayacaktım tabi ki.. Uzun bir süre yürüdük, şu eski kıyıdaki tahta banklardan birisine oturduk. Bana anlattığı şeylerden sonra galiba bende bi ucube olurum. Yani böyle düşünmesini hata olarak görmek ucube demek çok aptalcaydı biliyorum ama diğer insanlara bakınca ucube olduğu kesindi, tabi bu ucubenin ne olduğuna da bağlı sanki. bence ucube diğer insanlardan farklı olmayı seçmiş, koyun olmayı kabul etmemiş kişidir.ucubelik iyidir yani.
Anlattığı hikaye şuydu. eğer gerçekten dinlemek istiyorsanız daha farklı bir şekilde anlatmamı bekleyeceksiniz eminim. Ama ben öyle yapmayağım sadece onu anlatacağım. Lanet adam ölümsüz olmak istiyordu, bedensel olarak değil bu Dünya'da kalmak istiyordu bir nevi efsane olmak istiyordu tıpkı Tanrı gibi.. Bu Dünya'da yaşamış olan herkes onu bilirdi, gerçek olup olmadığını çok fazla düşünseler de yalan olsa bile onu bilirlerdi. Biliyorum bu şekilde söylemem çoğu kişinin hoşuna gitmez ama bu böyle, söyleyeceklerimi varlığından emin olup olmadığım eğer varsa bir an bile yardımını esirgeyen birisi için biraz aşağılayıcı bile konuşabilirim sanırım. Neyse bu onun hikayesi size kendimi anlatacak değilim burda.
Bu ütopyasını gerçekleştiremezdi kesinlikle yani bu boktan Dünya'nın ne olduğunu bile bilmiyoruz sen kalkmış Tanrı olmak istiyorsun. Haline gerçekten üzüldüm yani bi yandan da sevindim benim aklımda düşüncelerimde yeni kapılar açıyordu. her kelimesi yeni bir düşünce kapısı açıyordu bende. Bu ucube herif benim doğmamı sağladı yani bu adam sayesinde ben gerçekten hayata geldim.biliyorum.
"Bir tane sigara versene" dedim.
"Hastane'de de beraberiz demek. Hikayenin bir kısmını oraya bırakyım istersen ölürken keyifli olur" işte bu hoşuma gitmişti. Ara sıra çok iyi iğneleyici laflar söyleyebiliyordu.
Hikayesini anlatayım size.
Küçükken kalbinde bir kuş olduğundan bahsetti bana. Ne yapması gerektiğini, neye inanması gerektiğini söyleyen bir kuş. Kimse henüz bizlere neye inanmamız nelerin doğru olduğunu söylemeden gelip kalbine konmuş bir kuş. O kuşla uzun uzun konuşmuş. Ona hayatı anlatmış hayatta olması gerekenleri,yapması gerekenleri istediği şeyi olabilmesi için gereken herşeyi. Bir şey söylemeyi unuttuğundan yada özellikle söylemeden kalbinden çıkıp uzaklaştığını söyledi. İnsanların bilmediği, hissetmediği, gülmediği, sevmediği ve bağlanmaktan korktuklarını söylemeden uçup gitmiş...
Benim bir zamanlar kalbimde ufak bir kuşum vardı. O da uçup gitti. Gördüğümüz tüm kuşlar aslında bir başkasının kalbinde kuşlar bence. Hepsinin bir hikayesi var ve ben hepsini duymak istiyorum...

*(in pitch dark i go walking in your landscape)Radiohead-There There