
sonra bi de serseri aşıklar var, nefes nefese ya da À bout de souffle, godard'a saygı duruşu niteliğinde.... new york herald tribune eşliğinde gorunen eiffel kulesi, sevsem mi vaz mı geçsem bilemediğim bi adama bağlanışım....sonunda da terkedip gidiyorum zaten, kazığımı da atıp ustelik ama sonunda da bi bakışımı atıyorum değil mi jean seberg'im? ama kendime not; week end' i kopek gibi beğenmeme rağmen truffaut 'u tek geçerim; saygılar....
bu arada belmondo hayranlarından ozur dileyerek belirmeliyim ki seberg'in yanına hiç yakışmamış..... bu arada belitmeden de geçemeyeceğim ki kendisi gerçek hayatta sıkı bi insan hakları savunucusuymuş ozellikle amerika'da yaşayan afro-amerikanların hakları konusunda çok hassasmış; bir gun de terkedilmiş bir arabanın içinde 1 haftalık cesedini bulmuşlar.....kendisini sevmeyenler ya da bilmeyenler için çok acı bir bilgi değil kendisi bu belki ama yeni dalga sevenler bir uzuntu dalgası yaşamışlardır herhalde, yaşamasanız da çok da sorunda olmaz heralde, bilmiyorum; bugun solundan kalkan bi insan olarak herşey kabulum; akp nin %49 oy alması bile, herşeye aynı uzaklıktayım; bi nevi çemberin dışında olmayı seçmek gibi bişi....
nerelerden nerelere atlamaktayım ama dun farkettim ki uzun zamandır ne çok sevinebiliyorum, ne de çok uzulebiliyorum; ki uzulmek için milyonlarca nedenim var, bir daha asla goremeyeceğim amcama ya da yengeme ağlayabilirim belki, ya da guzel bi muzikle dans edebilirim ama beynim, ruhum makina yağı yutmuş gibi; sanki bi fanusun içindeyim de ben, çevremde olan herşeyin sadece izinin izi ulaşabiliyo bana, o da bi tarkovsky suresinde, su damlalarının buharlaşması ne kadar surer ki?belki de bi bakış suresince hayattayım; ama o da geçer merak etme...
No comments:
Post a Comment