Sunday, May 6, 2007

eskişehir'e ithafen..

her tatilde uğradığım mekanım olan eskişehirde yine bir hafta daha geçirmiş bulunmaktayım...burası cidden guzel bir şehir;bilmiyorum belki de ben alıştım kendisine artık;her alışkanlığın sonucu gibi onun da kotu taraflarını goremiyorum belki de...alışkanlık kesinlikle fena birşey;insan ne kadar çabalarsa çabalasın değişmek için,hiç bir zaman istediği gibi değişmeyi beceremiyor ne yazık ki...belki de onlar bizi meydana getiren şeyler;bir anlamda aslında sahip olduklarımız sonunda bize sahip oluyor.neyse ben eskişehir konusuna geri doneyim....an itibariyle kendisini post yapmayı düşündüğüm bu beyin üretilerini( boyle de bir kelime var mı acaba)yeni bir vagondan yazıyorum,internet bağlantısı da var aslında kasarsan ama cidden kasmak gerek sanırsam,o da olacak bi gun umarım...lakin vagona priz koyan zihniyeti ayakta alkışlıyor ve şu an dizlerimde duran laptopumu kullanarak birşeyler yazmaya çabalıyorum..tek fena şey sürekli gidip gelen akım;ne zaman alışsam hah tamam şimdi daha parlak bir ekrana bakmaya alışıyorum desem,pıt,hemen bir uyarı mesajı alıkoyuyor beni bu rahatlıktan;ama yine de guzel birşey;ozellikle de jazziza ve jeanie bryson dinlerken şu oturduğum yerde oturup birşeyler yazmak oldukça hoş birşeymiş....ne kadar küfretsem de hayata arada yine de guzel birşey yaşamak yahu;hava da guzel zaten ki yaklaşık 4 saat sonra da vapura binmiş uzun zamandır (yaklıaşık 1 hafta) rahat rahat tüttüremediğim sigaramı tüttüreceğim müzik eşliğinde...bugun gazetede okudum,sigara içen insanlar sigarayı bıraktıklarında aslında bir daha nikotin alamamaktan değil,bir daha hiç sigara içeme hissini tadamayacaklarından bırakmak istemezlermiş; benimki de aynı hesap sanırsam çunku elim ayağım titremedi hiç ama yemeklerden sonra veya çayın yanında ah be ,olsa da içsem dediğim zamanlar çok oldu... sigarayla aramda var olan sinerjiyi kimse elimden alamaz;hayattan çalınmış,her dal için bilmemkaç haftanı feda ettiğin ama bence yanına da biraz olsun kar kalan zaman dilimleri.....dumanla beraber havaya karışmak belki de....pink martini nin şu şarkısını artık oğrenmeliyim;tamma sadece başındaki je kısmını soyleyebiliyorum ama inat ettim,pınar ve sonay yarım edin bana da oğreneyim şunu yaa!!!! neyse sigara diyordum;şimdi mesela olsa yanımda bi tane fena olmazdı;sanırsam bi nevi konsepti tamamlayıcı rol ustlenirdi zaten kendisi....düşünsene;mesela haftanın üç gunu dersten çıkıp arkadaşlarla yediğimiz yemek sonrasında alınan çayın yanında içilen o sigaralar,muhabbetle beraber uğrunda olunesi olmuyorlar mı? millerin yanında içilen djarum a hiç girmek istemiyorum zaten...bu arada solemeden de geçemeyeceğim;hani şu komunist trenleri de artık oyle bizim bildiğimiz komunist trenlerinden değil;en azından başkent...hani mfo nun trende geçen bir klibi vardı çok eskiden;bilenler de bilir zaten; keşke oyle bir trende yolculuk yapabilsem,yanımda da birkaç kişi....peki ben neden hep trenle yolculuk yapıyorum? bunun birkaç açıklaması var aslında;bence treni bu kadar sevmemin nedeni beraberinde getirdiği o ozgurluk hissi...sanki atlas dergisinin içindeyim de,birileri beni taşıyo işte oradan buraya; yanımdan goller,nehirler geçiyor...keşke fotoğraf makinemde siyah beyaz film olsaydı;çekerdim şimdi trenin camından.....obur nedeni de bence istanbulda bile eskişehirde olduğumu hissettirmesi...tamam;belki maltepeden geçiyor olabilirim ama tren raylarıyla buyumuş olan bunye bir şekilde eskişehirden de birşeyler buluyor çevresinde... eskişehirde farkettiğim bir şey de şu: ciddi anlamda saygı duyduğum anadolu universitesinin opulesi oğrencilerine benziyorum ben de,saçma belki ama doğru;ne bileyim,en azından insanların ilk bakışta gordüğü ben; onların arasından çıkmış gibiyim;hep küçüklük travması aslında bunlar;sabahları otobus beklerken ilkokula gitmek için gordüğüm gençler beni boyle yaptı aslında;hatırlıyor musun,bi gun onlara bakarken anneni kaybetmiştin de az kalsın kayboluyordun...bir de şu var tabi;karşı cinste aradıklarım(ız) da hep burdan birşeyler taşıyor sanki....erguvanlar arasında bir tane bile bakılacak adam bulamayan;bulduğuma da saçma bir şekilde kapılan ben,eskişehirde nereye bakacağımı bilemedim çunku hepsi çok benim gibilerdi;sefil benzerini arar tabi.... sanırsam ilk defa çok da depresif olmayan birşeyler yazdım,hep guneş sayesinde;kış aylarında dukkanı kapatıp brezilya ya yerleşmeye karar verdim...saygılar....
p.s: herşey bir yana zaten guzel olan tren yolculuğu, yeni vagonlarla beraber tadından yenilmez olmuş....

No comments: