
geçtiğimiz 95 dakika içerisinde sonunda nasıl hissediceğimi bile bile Les Quatre Cents Coups izledim ki bu harika Truffaut filmini türkçeye 400 darbe diye çevirmişler... Benim ne haddime ama gerçekten hoş bir filmdi; nasıl anlatsam bilmiyorum ama sadece çok gerçekti,çok yalındı;Antoine sokakta görüp de belki kaçtığımız,belki de derin bi huzursuzluk içinde izlediğimiz;üzüldüğümüz ama onun için hiçbirşey yapmadığımız çocuklardan biri gibiydi..ya da aslında hepimizin içinde olan özgürlük ve güvensizlik duygularını zamana göre biraz fazla yaşayarak kaçanlardan biriydi belki de,veya kendinden,aslında kendini bulmaya çalışırken... dediğim gibi,benim birşeyler söylemeye çalışmam bile çok saçma aslında,bir fikir yürütmek istemem lakin film,sonuyla insanın ağzında acı bir tat bırakıyor tatlı bir gülümsemeyle beraber....sadece birşeyler söylemek istedim, doğru yanlış bilmiorum;sadece parmaklarımdan dökülenler bunlar...
şimdi nasılım bilmiyorum,ne kadar atmaya ya da gömmeye çalışsam da arada trt2 izlemeyi, magnumdan sonra çekirdek çıtlamayı ve beceremediğim turk kahvelerini içmeyi özlüyorum;en çok da beraber gülmeyi...böyle işte; ben de eternal sunshine yaptırsam keşke,ya da her şeyi geri sardırıp hiç başlamasam belki daha kolay olurdu herşey; ama o zaman da böyle güzel bir filmden haberim olmazdı,miller içip menthollü tüttüremezdim..sezoşuma ithafen;kendi başımıza geldik ve yine öyle gideceğiz,yanımıza kar kalanlar mutlu anlarımız,sonradan düşününce bizi gülümsetebilecek saniyeler,buruk da olsa...
4 comments:
Boyle soylemişim de kendi aklıma sokamamışım ki bunları az önce üzgün üzgün oturuyodum. Senin blogunu okudum haliyle benim soylediklerimi:) ne de guzel demişim. Evvet aynen oyle, çok dogru söylemişim ve şimdi üzüntüm geçti. Aklımıza geldikçe canımızı acıtan o guzel anlar yanımıza kar kalsın. Kesemize atalım ve oh! kısa günün karı diyerek yolumuza devam edelim. O mutluluğun oldugu yerde yol kenarına oturup uzulursek yolun ilerisinde bizi bekleyen mutlulukları nasıl toplicas? Hugo parlak elmasları kesesine atarken hep sırıtmaz mı? sırıtıp bi sonraki elmasa koşar, yine sırıtır. Biz niye oyle yapmayalım ki? Kesedekileri bi düşünsene hepsini bi oncekileri kesenin dibine yolladıktan sonra toplamadık mı? yine toplarıs yine toplarıs hep toplarıs :)bak bu yorumu yazabilmek içinde bisuru kayıt işleminden geçtim yine, beni yoruyo bu üyelik işlemleri:)
e doğru çevirmişler 400 darbe diyerek amaa...
oyyyy,kıyamam ben sanaaaaa:)) oyle walla sezoşum da bu elmas da benim pek bi aklımda kaldı işte,durup durup bakıyorum....unutma bak cosmohatunu olucaz,dediin gibi daha çoookkk elmas var,bi de şunu şole kesenin dibine dibine iteblisem....
Post a Comment